İnsanların doğaya dokunuşlarına, doğadan üretim yapmalarına ve bu ürünlerin tarih yazımındaki rolüne inanıyoruz. Her bir ürün; atılan adımların, aşılan engellerin, peşinden gidilen merakların, ardına düşülen hayallerin ve bitmeyen umutların hikayesini anlatıyor nesiller boyunca.
Yaşadığımız topraklarda insanlık var oldukça üretilmesi süregelen öyle çok şey var ki, bugün bu toprakların hikayesi onlar üzerinden anlatılıyor. Geçmişten süzülerek, damıtılarak günümüze gelen; bugünün genç ellerinden çıkmış ürünlerinin, aslında bu topraktan gelen bir aşinalık olduğunu düşünüyoruz. Aramaya çıktığımızda ise kuşaklardır aynı topraktan ekip biçen, aynı zeytin ağacının zeytinini sıkıp, aynı tarladan çay toplayan, sabununa aynı kokuyu katan, aynı peşkiri ören, aynı kağıdı üreten bir alışkanlığı ve adeti devam ettiren markaları bulmanın çok zor olduğunu gördük. İstedik ki bu kaideleri içinde, en derinde bulup harekete geçen, üretime başlayan gençler bir arada olalım. Geleneğin peşinde olan bizler bugün var oldukça bu ürünler geleceğe aktarılsın. İstedik ki hepimiz bir çatı altında, bir çarşı içinde olalım. Geçmiş yüzyıllarda aynı arasta içindeki insanlar ve ürünlerden ilhamla; Anadolu toprağının bereketi üzerinde, Arasta böyle doğdu.
İnsan yeniden üretirken…
Bu ürünleri koyduğumuz kutularımıza Arasta adını verdik. Kutularımızla hem üretilegelen her şeyi sizlere ulaştıralım hem de sakladıklarınıza ev sahipliği yapalım istedik. Hızlıca tüketilen, bitirilen her şeye inat kıymetli eşyalarınıza kalıcı bir kılıf olmak istedik, odalarınızda bir yerimiz olsun, baktıkça içindekileri, size bu hediyeleri vereni, hediye vermeyi sevdiklerinizi, size hediye olanları hatırlayın istedik. Anılarınızı kutularımızda muhafaza etmek istedik. Afife ile, Küfeci Hasan ile, Gülfem ve Murat ile, Eleni ile Arzuhalci Osman ile, Bostancıbaşı ile…